webnovel

Çöl Aslanı

Genç Hassad, Hammerfell diyarında Sentinel şehrinde küçük bir Kızılmuhafız ailesinde dünyaya geldi. Annesini doğumundan birkaç gün sonra yitirmişti. Babası bir denizciydi. Onu da okyanusta çıktığı bir iş gezisinde gemisinin alabora olması sebebiyle 1,5 yaşındayken kaybetmişti. Öksüz ve yetim kalan Hassad'a dayısı sahip çıkmıştı. Anne ve baba şefkati ile sevgisinin eksikliğine rağmen dayısının kucağında mutlu bir çocukluk geçirdi. Hassad gezmeyi çok severdi. Serpilip büyüdüğünde hayatını değiştirecek bir seçim yaparak dayısının yanındaki rahat hayatını bırakıp maceracı olmaya karar vermiş. Dayısı, Hassad'ın bu kararına saygı duymuş ve hatta onu desteklemiş. Yardım olarak ona bir kese altın verdikten sonra vedalaşmışlar. Ardından Hassad'da bu parayla şehirden büyük bir at ve gösterişli bir eyer aldıktan sonra hiç tanımadığı ıssız Alik'r Çölü'nde yolculuğa çıkmış. Çöl kurtlarının saldırısına uğramış ve onlardan güçbela kurtulduktan sonra köle tacirlerinin eline düşmüştü. Ancak onlardan bir şekilde kaçan Hassad fedakar atı ile tekrar yola düşmüştü. Derin bir vadiyle karşılaşan Hassad vadiye inen uçurumun kenarında mola verip dinlenerek güneşin doğmasını beklemeye başlamış. Burayı aşıp yolculuğuna devam etmekte kararlıydı....

PenetratorGod · Video Games
Not enough ratings
9 Chs

V - ZAADIA

Yer:

Balyoz Yurt, Alik'r Çölü, Kum Altın Köyü

Tarih:

Morndas, Last Seed'in 21. günü 4E 201

Dasmir'in eve dönüşü annesinden çok Hassad için süpriz olmuştu. Yaşlı kadın Hassad'ın verdiği söze güvenerek kızının döneceğine inanmıştı. Hassad ise genç kadının annesine bu kadar çabuk döneceğini hiç beklemiyordu. Bu Hassad'da büyük bir şaşkınlığa yol açmış, yaşlı kadının hilesini fark etmesinden korkmuştu. Kadın, kızının hayaletlerin lanetine uğramadığını öğrenerek kendisine Hassad'ın yalan söylediğini anlamış olabilirdi.

Abonoz cevherinden yapılma kara yılan heykelciği olduğu gibi duruyordu. Kızının durumu da Hassad'ı endişelendiriyor, kaygılarının artmasına sebep oluyordu. Çünkü Hassad neden kaybolduğunu bilmediği gibi, niçin geri döndüğünü de bilmiyordu. Tek bildiği nerede olduğuydu. Böyle bir şey olabilir miydi? Her şey birbirine girmiş, çözümsüz bir konuma sürüklenmişti. Dasmir, Hassad'ın önünde eğilip saygısını sunuyor, buyruğunu bekliyordu. Hassad bu sahneye daha fazla katlanamazdı.

"Dasmir! Atı çadıra bağla ve beni izle!"

Hassad bu emri verdikten sonra yaşlı kadını beklediği çadıra yöneldi. Dasmir ve annesi de peşinden geldiler. "Çadıra girip dinlen, Dasmir'le konuşacaklarım var," dedi Hassad çadırın kapısında durup yaşlı kadına. Yaşlı kadın itiraz edecek gibi oldu. Öyle korkuyordu ki. Kızının bir kez daha gidip dönmeyeceğini sanıyordu. "Ne diyorsam onu yap! Çadıra gir ve otur!" diye sesisini kalınlaştırarak yineledi Hassad.

Yaşlı kadının bu ses karşısında elinden bir şey gelmezdi. Başını eğip çadıra girdi. "Seninle konuşacaklarım var! Ama annenin duymasını istemiyorum. Haydi, biraz yürüyelim!" dedi Hassad, Dasmir'in kolun tutarak. Dasmir tamam der gibi başını salladı. Hassad atını çadırın kazığına bağlamıştı. Biraz yürüdüler. Köyden açık alana çıktılar. Oturup konuşabilecekleri bir yer bulup ay ışığının altında karşılıklı oturdular.

"Dasmir! Nerede olduğunu biliyorum, beni kandırmaya veya durumunu gizlemeye çalışman işe yaramaz!" diye söze başladı Hassad. "Efendim, siz her şeyi biliyorsunuz. Ben söylemeden beni adımla çağırdınız! Size nasıl yalan söyleyebilirim?" diye titrek bir ses tonuyla karşılık verdi Dasmir.

Hassad iyice rahatlamıştı. Genç kadın da annesi gibi batıl inançlara sahipti. Hassad'ın ona adıyla seslendiği zaman, bildiğini sanmış, annesinin ona adını söylediğini unutmuştu. Hassad öğrenmek istediklerinin hepsini öğreninceye kadar rolünü oynamaya devam etmeliydi. "Şimdi bunları bırakalım! Söyle bakalım Dasmir, nerelerdeydin?"

"Yaklaşık iki yıl önceydi. Dolunay vaktiydi. Dağın doruğundan inerek eve dönüyordum. Yolda parlak bir şey gördüm. Eğilip aldım. Üstünde tuhaf işlemeler bulunan bir altın parçasıydı. Onu alıp koşarak eve döndüm. Bulduğum şeyi anneme gösterdiğimde dehşete kapılarak şöyle dedi: 'Ruhlar seni lanetleyecek ey Dasmir! Başını bir kötülük gelmesinden korkuyorum!' Köyümüzde inançlı bir kadın olan Zaadia vardı. Annem beni ona götürerek durumumu anlattı. Zaadia beni korkutarak bir daha o civara gitmekten sakındırdı. Bir daha oraya gitmeyeceğime dair söz verdim. Günler geçti. Bir gün parasız kaldım. Borç alacak birini de bulamadım. Hayalet sürekli o vadiye gitmem için beni kışkırtıyordu. Bir parça altın daha bulup işimi görebilirdim. Her neyse oraya gittim. Ama bu kez tuhaf şeyler yaşadım."

Ardından genç kadın bir süre sustu, garip bir ifadeyle Hassad'ın yüzüne bakıyordu.

"Gördüğün her şeyi anlat! Hiç bir şeyi gizleme ve korkma!"

"Zaadia'yı gördüm. Vadiyi kazıyor, çıkan toprağı bir kenara yığıyordu. Uzaktan elinde altın parçaları görür gibi oldum. Beni görür görmez öyle bir bağırdı ki ne yapacağımı şaşırdım! Korkup köye doğru kaçmaya başladım. Ama arkamdan birilerinin geldiğini fark ettim. Ve sonra çok geçmeden beni yakalayarak bayılttılar..."